1. | 2024-2 Vol Full Printed Journal 2024-2 Cilt Tüm Dergi Sayfa I |
2. | Cover Kapak Sayfa II |
3. | Contents İçindekiler Sayfa III |
ÖZGÜN ARAŞTIRMA | |
4. | Farklı Teknolojiler Kullanılarak Üretilmiş Güncel Nikel-Titanyum Esaslı Döner Alet Sistemlerinin Şekillendirme Etkinliklerinin İncelenmesi Shaping Ability of Novel Nickel-Titanium Rotary Instruments Manufactured With Different Thermal Treatments Vasfiye Işık, Handan Ersevdoi: 10.5505/yeditepe.2024.64507 Sayfalar 4 - 11 GİRİŞ ve AMAÇ: Bu çalışmanın amacı farklı termomekanik teknolojiler kullanılarak üretilmiş 4 adet Nikel-titanyum esaslı döner alet sisteminin; ProTaper NEXT (Dentsply Maillefer, Ballaigues, İsviçre), BT-RaCe (FKG, La Chaux-de-Fonds, İsviçre), K3XF (SybronEndo, West Collins, Kaliforniya, ABD) ve HyFlex CM (Coltène-Whaledent, Altstatten, İsviçre), şekillendirme etkinliklerini karşılaştırmaktır. YÖNTEM ve GEREÇLER: S-şekilli kanal içeren reçine bloklardan (n=20) işlem öncesi ve sonrası dijital fotoğraflar; ileri derecede eğimli kanala sahip çekilmiş dişlerden (n=20) şekillendirme öncesi ve sonrası standart yöntemle dijital radyografiler alınmıştır. Alınan fotoğraf ve radyografiler bilgisayar yazılım programı yardımı ile çakıştırılarak ölçümler yapılmış ve transportasyon miktarı ile merkezde kalma oranları hesaplanmıştır. İstatistiksel değerlendirmede varyans analizi ve Kruskal Wallis testi ve post-hoc Tukey ve Dunn’s çoklu karşılaştırma testleri kullanılmıştır. Sonuçlar anlamlılık p<0,05 düzeyinde değerlendirilmiştir. BULGULAR: Reçine bloklarda, kuronal eğimde K3XF merkezde kalma ve transportasyon miktarı açısından en başarılı sonuçları vermiştir (p<0,05). K3XF sistemini sırasıyla HyFlex CM ve ProTaper NEXT sistemleri izlemiştir ancak bu iki sistem arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanmamıştır (p>0,05). BT-RaCe sistemi her iki eğimde de en fazla transportasyon oluşturan (p<0,05) sistem olmuştur. Çekilmiş dişlerde, en az transportasyonu K3XF ve HyFlex CM sistemleri oluşturmuştur (p<0,05). Çalışma uzunluğunda en fazla transportasyona BT-RaCe sistemi neden olmuştur. ProTaper NEXT sisteminin kanal düzleşmesi meydana getirdiği saptanmıştır. TARTIŞMA ve SONUÇ: İleri derecede eğimli ve birden fazla eğime sahip kök kanalların şekillendirilmesinde K3XF en uygun sistem gibi görünmektedir. HyFlex CM sisteminin de güvenle kullanılabileceği sonucuna varılmıştır. Esnekliği arttırılmış alaşımlardan üretilen aletlerin zorlu vakaların şekillendirilmesinde daha başarılı sonuçlar verdiği gözlemlenmiştir. |
5. | Tekirdağ Bölgesindeki Bireylerde Dişlerin Gömülü Kalma Sıklığının Belirlenmesi Determination of the Frequency of Impacted Teeth in Individuals in Tekirdag Region Volkan Kaplan, Gonca Duygu, Hande Erenerdoi: 10.5505/yeditepe.2024.29964 Sayfalar 12 - 16 GİRİŞ ve AMAÇ: Dişler, süremediklerinde veya gelişmediklerinde farklı şekillerde gömülü kalabilirler. Bu çalışmada, gömülü dişlerin pozisyonlarının ve görülme sıklığının değerlendirilmesi amaçlanmıştır. YÖNTEM ve GEREÇLER: Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Ağız ve Diş Sağlığı Uygulama ve Araştırma Merkezi’ne ilk defa başvuran 18 yaş ve üzeri 400 hastanın panoramik radyografları incelenmiştir. Hastaların gömülü diş lokalizasyonları ve pozisyonları belirlenmiştir. Cinsiyet ve yaş değişkenlerine göre çalışmadan elde edilen veriler görülme sıklığı açısından değerlendirilmiştir. BULGULAR: Yaşları 18-80 yaş arasında değişen (ortalama: 40,15±15,42) 400 hastanın, 175’i kadın (%43,75), 225’i erkekti (%56,25). Gömülü diş oranı %38 olarak tespit edilmiştir. Gömülü dişlerin cinsiyetlere göre dağılımları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmamıştır. Hastalar yaşa göre 4 gruba (18-30, 31-40, 41-50 ve 51 yaş ve üzeri olmak üzere) ayrılmıştır. Gömülü dişlerin yaşlara göre dağılımı incelendiğinde gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmuştur (p<0,001). Gömülü dişlerin görülme sıklığı sırasıyla mandibular üçüncü molar, maksillar üçüncü molar ve maksillar kanin dişler olarak tespit edilmiştir. TARTIŞMA ve SONUÇ: Bu çalışma sonucunda literatürdeki oranların ortalamasına uygun olarak gömülü diş insidansı %38 olarak tespit edilmiştir. Bu oran bölgedeki bireylerde gömülü diş varlığının azımsanmayacak oranda yüksek olması sebebiyle yetişkin bireylerin ağız ve diş sağlığı tedavi/kontrollerinde gömülü diş varlığı açısından da değerlendirilmeleri gerektiğini göstermektedir. |
6. | COVID-19 Pandemisi Sürecinde Diş Hekimliği Fakültesi Lisans Öğrencilerinin Korku ve Anksiyete Düzeylerinin Değerlendirilmesi Evaluation of Fear and Anxiety Levels of Dentist Faculty Undergraduate Students During the COVID-19 Pandemic Process Zeynep Yeşil Duymuş, Nihan Kayadoi: 10.5505/yeditepe.2024.23590 Sayfalar 17 - 22 GİRİŞ ve AMAÇ: Salgınların insanlar üzerinde oluşturduğu psikolojik tahribatın değerlendirilmesi fiziksel etkilerin incelenmesi kadar önemlidir. Bu çalışma COVID-19 pandemisi sürecinde diş hekimliği fakültesinde eğitim- öğretim gören lisans öğrencilerinin korku ve anksiyete düzeylerinin değerlendirilmesi amacıyla yapılmıştır. YÖNTEM ve GEREÇLER: Anket, “Google drive” uygulaması üzerinden oluşturan link bağlantısının iki ayrı bölge ve fakültede lisans eğitimi gören öğrencilere iletilmesi ile gerçekleştirilmiştir. BULGULAR: Katılımcıların korku düzeyleri cinsiyetlerine göre değerlendirildiğinde; kız öğrencilerin erkek öğrencilere göre pandemi sürecinde daha çok korku yaşadığı, korona virüsü düşündüğünde rahatsız olduğu, ellerinin terlediği, korona virüsten dolayı hayatını kaybetmekten korktuğu, sosyal medyada korona virüs ile ilgili haberleri ve hikâyeleri izlerken gerildiği ve endişe duyduğu, kalp atışının hızlandığı ve çarpıntısının olduğu belirlenmiştir. Kız öğrencilerin anksiyete düzeylerinin erkeklerden istatistiksel olarak anlamlı şekilde fazla olduğu saptanmıştır. TARTIŞMA ve SONUÇ: COVID-19 pandemisi, sadece fiziksel sağlığı değil ruhsal sağlığı da etkilemekte olup lisans öğrencilerinin korku ve anksiyete seviyelerini arttırmaktadır. |
7. | Farklı Pekiştirme Aygıtları Kullanan Hastalarda Pekiştirme Dönemindeki Diş Renk Değişiminin İncelenmesi Evaluation of Tooth Color Changes During The Retention Period in Patients Using Different Retention Appliances Erdal Tekin, Musa Bulutdoi: 10.5505/yeditepe.2024.35651 Sayfalar 23 - 27 GİRİŞ ve AMAÇ: Bu çalışmanın amacı, ortodontik tedavi sonrası nüksü önlemek için kullanılan farklı pekiştirme aygıtlarının, dişlerin renk değişimi üzerindeki etkilerini incelemektir. YÖNTEM ve GEREÇLER: Sabit ortodontik tedavi gören 60 hasta 3 eşit gruba ayrıldı. Her bir gruba farklı bir pekiştirme aygıtı uygulandı (Grup 1: sabit retainer + vakumla şekillenen plak, Grup 2: sadece vakumla şekillenen plak ve Grup 3: Hawley apareyi). Üst kesici dişlerin labial yüzeylerinden braketler çıkartıldığında, pekiştirmenin birinci, üçüncü ve altıncı aylarında dijital bir spektrofotometre kullanılarak renk değerleri (CIE L*a*b*) ölçüldü. Zamanlar arası renk değişiklikleri (ΔE) hesaplandı. BULGULAR: Yapılan ölçümlere göre pekiştirme döneminde Hawley grubundaki hastalarda L* ve b* değeri azalmış, Essix ve Hawley grubundaki hastalarda ise a* değeri azalmıştır. Üç grubun ΔE değerleri incelendiğinde klinik olarak kabul edilebilir görünür renk değişiminin meydana geldiği belirlenmiştir fakat gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark yoktur. TARTIŞMA ve SONUÇ: Üç farklı pekiştirme aygıtı kullanan bireyler altı aylık pekiştirme dönemi boyunca klinik olarak kabul edilebilir renk değişikliği meydana gelmiştir. Kullanılan pekiştirme apareyleri arasında estetik açıdan klinik uygulamada bir fark yoktur. |
8. | Dört Farklı Restorasyon Materyali ile Üretilmiş Onley ve Oklüzal Veneer Restorasyonların Kırılma Dayanımının İncelenmesi Examination of the Fracture Resistance of Onlay and Occlusal Veneer Restorations Fabricated with Four Different Restoration Materials Şükrü Can Akmansoy, Erkut Kahramanoğludoi: 10.5505/yeditepe.2024.48295 Sayfalar 28 - 34 GİRİŞ ve AMAÇ: Bu çalışmanın amacı, farklı restorasyon materyalleri olan cam seramik, hibrit seramik, hibrit kompozit ve kompozit rezin materyalleri kullanarak iki farklı preparasyon şekli ile hazırlanmış restorasyonlarının kırılma dayanıklılığı değerlendirmektir. YÖNTEM ve GEREÇLER: Çalışmamızda 80 adet çekilmiş homojen boyutlarda alt birinci molar diş kullanılarak ve dişler 10’ar dişten oluşan 8 ana gruba ayrıldı. Molar dişler üzerinde preperasyon dizaynı iki farklı alt grup şeklinde, ilk grup oklüzal veneer, ikinci grup ise mezio-oklüzal-distal onley kavitesi şeklinde hazırlandı. Restorasyonlar 4 ayrı materyal (IPS e.max CAD, Vita Enamic, SR Nexco Paste, Grandio Blocs) kullanılarak CEREC InEos Blue (Sirona, Bensheim, Germany) sistemi ile üretildi ve Variolink N siman (Ivoclar Vivadent AG) kullanılarak simante edildi. Kırma testi Shimadzu Universal Testing Kırma Cihazı ile yapılarak uygulanan kuvvet bilgisayar ortamına aktarıldı. Verilerin istatistiksel değerlendirilmesi için Oneway Anova testi ve farklılığa neden olan grupların tespitinde Tukey HDS testi kullanıldı. BULGULAR: Kırılma dayanıklılığı açısından gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmaktadır (p>0.05). Nexco Paste ve Vita Enamic materyallerinden üretilen onley restorasyonlarının kırılma dayanıklılığı değerleri diğer gruplara oranla istatistiksel olarak anlamlı derecede daha düşük bulundu. TARTIŞMA ve SONUÇ: Çalışmanın sonucunda, farklı iki kavite dizaynı ve dört restoratif materyalin posterior bölge vakalarında klinik olarak kullanıma uygun olduğu saptanmıştır. |
9. | Seramik Braketler İle İlgili YouTube™ Videolarının Kalitesinin Değerlendirilmesi Evaluating The Quality of YouTube™ Videos On Ceramic Brackets Can Arslan, Başak Baş Yamaç, Rojda Akcar, ipek Eryılmaz Şarkan, Emre Cesurdoi: 10.5505/yeditepe.2024.56514 Sayfalar 35 - 40 GİRİŞ ve AMAÇ: Bu araştırmanın amacı YouTube™ video platformunda bulunan ve seramik braketlerle ilgili bilgi veren içeriklerin doğruluğunu değerlendirmektir. YÖNTEM ve GEREÇLER: Bu çalışmada, Google Trends uygulaması (Google, ABD) Eylül 2023'te “seramik braketler” ile ilgili en sık kullanılan arama terimlerini belirlemek için kullanılmıştır. Karşılaştırmalı arama sonuçlarına göre, “clear braces” terimi en sık kullanılan arama terimi olarak bulunmuştur. YouTube ™’daki toplam 509 videodan 67'si bu çalışma için uygun bulunmuştur. Videoların kalitesini değerlendirmek için VIQI (Video Information and Quality Index) indeksi kullanılmıştır. Seçilen 67 videonun içeriğinin faydalı olup olmadığını belirlemek için 10 parametreden oluşan bir 'toplam içerik kullanışlılık puanı’ oluşturulmuştur. İstatistiksel analiz için Spearman rank korelasyon analizi, Kolmogorov-Smirnov, Shapiro-Wilk ve Mann-Whitney U-testleri kullanılmıştır. BULGULAR: Toplam içerik kullanışlılık puanına göre 5 video yüksek içerikli ve 15 video düşük içerikli olarak sınıflandırılmıştır. Düşük içerikli grupla karşılaştırıldığında, yüksek içerikli video grubunun ortalama görüntüleme sayısı (146768.80 vs 12400, p= 0.061), like sayısı (2178.60 vs 530.75, p= 0.205), yorum sayısı (241.75 vs 141.50, p= 0.199), kalite puanı (4.00 vs 2.40; p= 0.011), VIQI değeri (17.40 vs 11.33, p= 0.005) daha yüksekti. VIQI değerleri ile güvenilirlik puanı, akış, bilgi doğruluğu, kalite puanı, tutarlılık ve toplam içerik kullanışlılığı arasında anlamlı bir pozitif korelasyon gözlenmiştir. TARTIŞMA ve SONUÇ: Ortodontistler tarafından paylaşılan seramik braketler ile ilgili YouTube™ videolarının kalitesi çok düşük bulunmuştur. Uzmanlar hastaları güvenilir bilgi kaynaklarına yönlendirmelidir. |
10. | Diş Hekimliği Öğrencileri, Uzmanlık Öğrencileri, Diş Hekimleri ve Uzman Diş Hekimlerinin Panoramik Radyografideki Anatomik Landmark ve Yumuşak Doku Kalsifikasyon Bilgi Seviyesinin Değerlendirilmesi: Anket Çalışması Evaluation of the Level of Knowledge of Anatomical Landmarks and Soft Tissue Calcification in Panoramic Radiography of Dental Students, Speciality Students, Dentists and Specialist Dentists: A Questionnaire Study Mesude Çitir, Hazal Karslıoğludoi: 10.5505/yeditepe.2024.27870 Sayfalar 41 - 46 GİRİŞ ve AMAÇ: Çalışmanın amacı diş hekimliği öğrencileri, uzmanlık öğrencileri, diş hekimleri ve uzman diş hekimlerinin panoramik radyografide izlenen anatomik yapılar ve yumuşak doku kalsifikasyonları ile ilgili bilgi düzeyini değerlendirmektir. YÖNTEM ve GEREÇLER: 248 kişinin katıldığı anket çalışmasında, eğitim durumları birbirinden farklı katılımcılara panoramik radyografilerde 31 anatomik landmark ve 5 yumuşak doku kalsifikasyonu soruldu. Doğru yanıt sayısının cinsiyete göre karşılaştırılmasında Mann Whitney U testi; yaş grubu, öğrenim durumu, çalışılan kurum ve mesleki tecrübe yılına göre karşılaştırılmasında ise Kruskal Wallis testi kullanıldı. BULGULAR: 248 katılımcının 182’si kadın, 66’sı erkekti. Katılımcıların anatomik landmark sorularına doğru yanıt oranı 0.68±0.15, yumuşak doku kalsifikasyonlarıyla ilgili sorulara doğru yanıt oranı ise 0.48±0.24’dü. 5. sınıf diş hekimliği öğrencileri ortalama olarak en fazla sayıda doğru yanıt verirken, diş hekimleri en az sayıda doğru yanıt verdi ve gruplar arasında istatistiksel açıdan anlamlı farklılık vardı (p<000,1). TARTIŞMA ve SONUÇ: Yumuşak doku kalsifikasyonu bilinme oranı anatomik landmarklara göre daha düşüktü. Panoramik radyografi değerlendirilirken sadece dental şikayete odaklanılmayıp, görüntüleme alanına giren tüm yapıları değerlendirmek bu sayede olası patolojileri kaçırmamak önemlidir. |
11. | Maksiller Molar Distalizasyonunda Minivida Destekli Pendulum ve Beneslider Apareylerinin Dental ve İskeletsel Etkilerinin Karşılaştırılması: Pilot Çalışma Comparison of Dental and Skeletal Effects Of Miniscrew Supported Pendulum and Beneslider Appliances in Maxillary Molar Distalization: A Pilot Study Poyraz Bulut, Zeynep Öztuna Özkan, Nilüfer İrem Tunçerdoi: 10.5505/yeditepe.2024.36693 Sayfalar 47 - 52 GİRİŞ ve AMAÇ: Bu çalışmanın amacı, sert damağa yerleştirilen minividalardan destek alan iki maksiller molar distalizasyon sisteminin dentoalveoler ve iskeletsel etkilerini karşılaştırmaktır. YÖNTEM ve GEREÇLER: Çalışmaya bilateral sınıf II molar ilişkiye sahip 24 hasta dahil edilmiştir. Bu hastaların yarısına minivida destekli pendulum (Grup 1; n=12), diğer yarısına Beneslider apareyi (Grup 2; n=12) uygulanmıştır. Hastaların distalizasyon başı (T0) ve sonunda (T1) alınan lateral sefalometrik filmleri incelenerek gruplar arası farklar değerlendirilmiştir. BULGULAR: Birinci molarlardaki distal yönlü devrilme Grup 1’de (12,9o) Grup 2’ye (3,9o) göre anlamlı düzeyde daha fazladır. Gruplar distalizasyon miktarı bakımından karşılaştırıldığında kron seviyesindeki hareket (Grup 1, 3 mm; Grup 2, 3.2 mm) benzer bulunmuştur. Buna karşın kök hareketi gerek trifurka gerekse de kök ucu seviyesinde Grup 2’de (U6trifurka-VRP, 1,7 mm; U6kök ucu-VRP, 1,1 mm) Grup 1’e göre (U6trifurka-VRP, 1,1 mm; U6kök ucu-VRP, 0 mm) daha fazladır. Distalizasyon hızı Grup 1’de 0,43 mm/ay, Grup 2’de ise 0,34 mm/ay ile benzerdir. İskeletsel parametreler sadece Grup 1’de anlamlı değişimler sergilemiş; SNB azalmış, ANB ve GoGnSN açıları artmıştır. TARTIŞMA ve SONUÇ: Minivida destekli pendulum apareyi, molarlarda anlamlı düzeyde daha fazla distal devrilmeye neden olmakta ve kök ucu seviyesinde hareket oluşturamamaktadır. Beneslider apareyi ise molarlarda daha az devrilme, kök seviyesinde daha fazla distalizasyon ve iskeletsel parametrelerde minimal değişikliklerle birlikte minivida destekli pendulum apareyine göre daha etkindir. |
DERLEME | |
12. | Sınıf II Bölüm 1 Maloklüzyonlara Tek Fazlı ve İki Fazlı Tedavi Yaklaşımları Single Phase and Two Phase Approaches To Class II Division 1 Malocclusion Elif Coşkuner, Pelin Acar Ulutaşdoi: 10.5505/yeditepe.2024.61687 Sayfalar 53 - 59 Ortodontide erken teşhis ve tedavinin önemi büyüktür. Sınıf II bölüm 1 maloklüzyonların görülme sıklığının fazla olmasından dolayı farklı tedavi seçenekleri farklı dönemlerde tercih edilebilmektedir. Erken tedavinin sonraki sabit tedavinin süresini ve kompleksitesini, çekim ve hastaların cerrahi ihtiyacını azaltması literatürde tartışma konusu olmaktadır. Sınıf II bölüm 1 maloklüzyonların tek veya iki fazlı tedavilerinde tercih edilen yöntemin zamanlaması; hastanın tedaviye hazır hissetmesi, zaman, maliyet, hastanın ebeveynlerinin beklentileri gibi bazı faktörlere göre şekillenmektedir. Bu faktörler her hastaya özel belirlenmeli ve hastanın lehine olmalıdır. Literatürde hasta kooperasyonu düşükse tek fazlı tedavi sonuçlarının tatmin edici olmayacağı ve bu yüzden tedaviye erken dönemde başlanmasının daha makul olacağını savunanlar ile beraber; tek fazlı Sınıf II maloklüzyon tedavisinin iki fazlı tedaviden daha iyi sonuçlar elde ettiğini savunan görüşler de mevcuttur. Bu çalışmanın amacı literatürde Sınıf II bölüm 1 maloklüzyonun iki fazlı ve tek fazlı tedavilerinin etkinliğini ve tedavi yöntemlerin zamanlamasını değerlendirmektir. |
13. | Genel Anestezi Altındaki Dental Tedaviler Dental Treatments Under General Anesthesia Büşra Karaduran, Sezen Kumaş Solak, Mine Koruyucudoi: 10.5505/yeditepe.2024.90377 Sayfalar 60 - 64 Diş hekimliğinde genel anestezi koopere olmayan çocuklar, fiziksel-zihinsel-medikal olarak engelli ve sağlık açısından riskli hastaların dental tedavilerinin gerçekleştirilebilmesi için başvurulabilen bir uygulamadır. Genel anestezi işleminin riskli olduğu ve çeşitli komplikasyonlara sebep olabileceği durumlar mevcuttur. Olası tüm alternatif tedavi yolları değerlendirildikten ve doğru endikasyon konulduktan sonra karar verilmelidir. Hastaların medikal durumu genel anestezi işlemi öncesinde detaylı olarak değerlendirilmeli, genel anestezinin hastaya olan yararları ve olası zararları hesaplanmalıdır. Genel anestezi altında yapılan tedavilerin türü ve tedavinin toplam süresi de operasyon sonrasında görülebilecek komplikasyonlar ile ilişkili olabilmektedir. Genel anestezi altındaki tedavinin toplam süresinin 120-150 dakika ile sınırlı olması önerilmektedir. Bazı hastaların daha çok tedavi gereksinimi olması nedeniyle bazen üç ay aralıklarla ikinci bir genel anestezi uygulaması planlanabilmektedir. Tercih edilen tedavi protokolü, restorasyon materyalleri yapılan işlemin uzun dönem başarısında etkili olabilmektedir. Ayrıca genel anestezi uygulaması sonrasında hastaların ve ebeveynlerin bilinçlendirilmesi, koruyucu uygulamaların yapılması; hastanın ilerleyen dönemde dişlerinde ve yapılan tedavilerinde oluşabilecek sorunların ve tekrarlayan genel anestezi ihtiyaçlarının önüne geçilmesi için oldukça önemlidir. |
OLGU RAPORU | |
14. | Nadir Bir Komplikasyon: Anterior İliak Krestte Avülsiyon Kırığı A Rare Complication: Avulsion Fracture Of Anterior Iliac Crest Erol Cansız, Merve Öztürk, Osman Küçükçakır, Sabahat Zeynep Yeydoi: 10.5505/yeditepe.2024.20981 Sayfalar 65 - 68 İliak krest ileri düzeyde atrofi gözlenen olgularda ekstraoral donör saha olarak en sık kullanılan anatomik alandır. Nitelik ve nicelik bakımından yeterli greft materyali elde edilebilmesi ve cerrahi erişimi kolay bir bölge olmasının yanı sıra bu cerrahi prosedürün birçok komplikasyonu bulunmaktadır. Bu vaka raporunda nadir komplikasyonlardan biri olan iliak kemikte meydana gelen postoperatif avülsiyon kırığı anlatılmaktadır. |